Bizimki masallardan fırlama bir aşk hikayesi değil

atv’nin sevilen dizisi Adanalı’da Ayşegül karakterini canlandıran Pınar Dikici ‘Adanalı’nın çok sevilme nedenini açıkladı: Özgün, farklı bir hikayeyi samimi bir dille anlatıyoruz..
Cuma akşamlarının fenomen dizisi ‘Adanalı’da Maraz Ali’nin kardeşi Ayşegül’ü canlandıran Pınar Dikici güzelliği ve oyunculuk yeteneği ile kısa zamanda izleyicinin dikkatini çekmeyi başardı. Daha önce ‘Parmaklıklar Ardında’da Şebnem karakteriyle izlediğimiz Dikici, ‘Adanalı’da bambaşka bir dış görünüşle izleyicinin karşısına çıktı.

* Kendinizden biraz bahseder misiniz?
Maltepe Güzel Sanatlar Fakültesi’nde hem sinema hem de oyunculuk bölümlerinde okuyorum. Çok küçük yaşlardan beri tiyatronun içindeyim. Çeşitli belediye tiyatrolarında oynadım. ‘Adanalı’dan önce ‘Parmaklıklar Ardında’, ‘Kader’ ve ‘Ümit Milli’ dizilerinde rol aldım. Ayrıca ‘Suna’ adlı sinema filminde Türkan Şoray ile birlikte kamera karşısına geçme şansını yakaladım.

* Sizi bir kaç ay öncesinde bambaşka bir karakterle başka bir dizide gördük ve hemen akabinde ‘Adanalı’… Bu diziye giriş hikayeniz nedir?
‘Parmaklıklar Ardında’dan okulumu aksatmamak için ayrılmak zorunda kaldım. Çünkü dizi Sinop’ta çekiliyor ve benim haftada iki gün İstanbul’a, derse gelmem gerekiyordu. Uzun bir süre böyle devam etti ve bu süreç beni çok yordu. Diziden ayrılmamın ardından ‘Adanalı’ ekibinden teklif aldım, kabul ettim.

* Oktay Kaynarca, Mehmet Akif Alakurt ve Selin Demiratar’la kamera karşısına geçiyorsunuz. Aranızdaki elektrik nasıl?
Gayet güzel… Selin son derece keyifli, tatlı bir kız. Bütün oyuncuların arasında keyifli bir diyalog var.

SUDAN ÇIKMIŞ BALIK GİBİ
* Kadın ağırlıklı bir setten erkek ağırlıklı bir sete geldiniz. Bu sizi rahatsız ediyor mu?
Ben kız lisesi mezunuyum ve hep kadınların içindeydim. Hayatımda yoğun olarak bir kadın hakimiyeti vardı. Sinop’ta çok özel ve güzel bir setimiz oldu. Kadın dayanışması içindeydik, çünkü 7/24 beraberdik. Oradan çıkıp bu sete gelince sudan çıkmış balığa döndüm bir an. Birdenbire kendimi erkeklerin içinde buldum (gülüyor) Orada sevilen bir kızken burada gıcık olunan birini oynamaya başladım. İlk başlarda yabancılaştım bu duruma. Ama şimdi buna da alıştım.

* Erkek ağırlıklı bir sette mi çalışmak daha kolay yoksa kadın ağırlıklı bir sette mi?
Kadınlarla daha kolay galiba. Çünkü kadınlarla aynı dili konuşuyoruz ve aynı şeyleri hissediyoruz. Sen bir şey yaşadığında karşındaki kadın bunu hissedip ona göre davranıyor. Sonuçta hemcinsin olduğu için kendini daha rahat hissediyor, daha rahat davranıyorsun.

ABSÜRDLÜKLER ÖZEL KILIYOR
* ‘Parmaklıklar Ardında’daki rolünüzün çok dışında bambaşka bir karakterle izleyicinin karşısına çıktınız. İzleyici bunu yadırgamadı mı?
Saç, kostümler ve makyaj tamamen değiştiği için izleyici ilk başlarda tanıyamadı. Herkes beni bu yeni karakterle yani Ayşegül olarak görüyor. Farklı karakterleri oynamayı seviyorum. Bu rolümde beni daha çok sevdiler herhalde. Bu karakter onlara daha yakın geldi belki de…

* Maraz Ali gibi bir abiniz olsun ister miydiniz?
İsterdim, çünkü seni son derece kollayan her an nefesini arkanda hissettiğin, zor bir anında ulaşabileceğin ama istediğin yer şeyi tatlı tatlı yaptırabileceğin bir ağabeyin varlığı çok güzel olurdu.

* ‘Adanalı’nın bu kadar sevilmesini neye bağlıyorsunuz?
Çünkü çok samimi, herkesin yaşadığı gibi bir şey anlatıyoruz. Böyle masallardan fırlama bir aşk hikayesi değil. Hepimizin yaşadığı şeyler…. Bence dizinin bu kadar sevilmesine, özgün, farklı bir hikayeyi bu kadar samimi bir dille aktarıyor olmak yol açtı.

* Aslında şöyle bir baktığınızda hikayede absürdlükler de var…
Zaten absürd komedi bir yerde zaten hikaye. Aslında çok fazla mantık arayıp, böyle detayını incelememek gerekiyor. Çünkü sonuçta bu bir komedi aksiyon. Tabii ki absürdlükleri olacak. Belki de diziyi özel kılan şeylerden biri de bu.